Karanlığın içinde sadece ben ve yitik düşüncelerim.
Kendi varlığımdan bile şüphe ediyorum bu yerde
Ne ılık rüzgârın yaprakları okşaması var
Nede sıcak ağustos akşamlarının vazgeçilmez sesi
İnan ateş böcekleri dahi ortalıkta yok
Kafamı kaldırıp uzaklara bakıyorum
Alabildiğine uzun ve ince patikanın sonundaÜmidim kadar parlak bir ışık görüyom
Bir çözüm ararcasına arşınlıyorum
Ama yürüyor yürüyor ulaşamıyorum
Yoruluyor dizlerimin üzerine düşüyorum
Biraz soluklanıyor ve ayağa kalkıyorum
Az sonra müthiş bir acı hissediyorum
Acının geldiği yere dokunuyor
Etrafında bir tür ip hissediyorum
Her atışında biraz daha sıkılaşan,
Sıkılaştıkça dayanılmaz bir hal yaşatan ipler
Geldikleri yere dönüyor bakıyorum
Dizlerimin bağı çözülüyor kala kalıyorum
Onlar olmadan durduğum yeri aşındırıyorum
Ne bir adım ileri nede bir adım geri gidebiliyorum
Utanıyor, üzülüyor ve ağlıyorum
Geçmişimi bırakıp nereye gidiyorum
Bomboş bir yolda korkarak ve telaşla…
0 Yorum:
Yorum Gönder