İNSANSIN

Emaneten durduğumuz bu dünyada sende insansın
Kaderinde, düşüp kalkıp yol almakta var çünkü insansın
İnancını kaybetmeden her şeyi yapsan da yinede insansın
Leyla değil aşk için mecnun olsan da İllede insansın
Esaret altında özgürlük için savaşsan da yalnız insansın
Meleklerin yeryüzündeki silueti olsan da inadına insansın

DOYA DOYA

Ben sevmenin mahkûmu, kaderimin sürgünü
Ayağımdaki prangalarla, hatalarımın esiri
Etrafımdaki parmaklıklarla, zamanın tutsağıyım

Kendi benliğine hapsolmuş çaresiz ruhum.
Ne yaman bir çelişki içinde kaybolmuş,
Sesimizi duyuramayınca kağıda sarılmış,
Gözyaşlarımızı kalemimizin mürekkebi yapmıştık.


O mürekkeple yazmaya devam ediyorum
Sen üzülme, hayata inat hayallerimizi paylaşıyorum
Şu birkaç satırda doya doya özgürlüğümüzü yaşıyorum…

BAĞ


Karanlığın içinde adım adım kayboluyor,
Zamanın eridiği gibi eriyorum ufukta.
Şimdi ne ben onu eskisi gibi sevebilirim
Nede o beni eskisi gibi bekleyebilir

ETME !!!




Duydum ki bizi bırakmaya azmediyorsun, etme.
Başka bir yar, başka bir dosta meylediyorsun, etme.
Ey ay, felek harab olmuş, ziyan olmuş senin için
Bizi öyle harab, öyle ziyan ediyorsun, etme.
Ey, makamı var ile yokun üstünde olan
Sen varlık sahasını terk ediyorsun, etme.
Sen yüz çevirecek olsan, ay kapkara olur gamdan
Sen ayın da evini yıkmayı kastediyorsun, etme.
Şekerliğinin içinde zehir olsa dokunmaz bize
Sen zehri şeker, şekeri zehrediyorsun, etme.
Harama bulaşan gözüm, güzelliğinin hırsızı
Ey hırsızlığa da değen hırsızlık ediyorsun, etme.
Aşıklarla başa çıkacak gücün yoksa eğer
Aşka öyleyse ne diye hayret ediyorsun, etme.
İsyan et eyy arkadaşım, söz söyleyecek an değil
Aşkın baygınlığıyla ne meşk ediyorsun, etme.

HZ. MEVLANA

SIKILIYORUM SEBEPSİZ YERE !!!


Bu aralar yaptığım hiçbir hareketten zevk alamıyorum. Yediğim yemeklerden sıkıldım karnımı doyurmaktan başka bir şeye yaramıyorlar. Hani bazı insanlar tattıkları bir lokmadan inanılmaz bir haz duyarlar ya işte bende kalmadı o haz dan. İçtiğim suda tatsız tuzsuz gelmeye başladı. Ders çalışmak bile inanılmaz bir ızdırap şimdilerde. Film izliyorum kafamı dağıtayım diye ama nafile. Müzikten de zevk alamaz oldum. Belki kaliteli müzik yok piyasa da ondandır. Ama eski klasikleri dinlemekten de sıkıldım. Yalnızlıktan sıkıldım. Hayatı kendi içimde yaşamaktan sıkıldım. İnsanlar benim için “ne der” “ne konuşur hakkımda” diye düşünerek hareket etmekten sıkıldım. Hayatımın bir amacı yokmuş gibi geliyor. Ve gözümüzde büyüttüğümüz için zor. Aslında hayat ne kadar basit arkadaşım. Okulunu bitir ailenin senin için beğendiği bir bayanla evlen, çoluk çocuk sahibi ol. Onları büyüt ve sonra da rabbine kavuş. Benim durumuma düşmek gerçekten kötü. Her şeyin mükemmel olması için çabalayan bir insan olmak. Bunun için 15 yıldır savaşmak ve 2 hafta da yaptığın her şeyi elinin tersiyle itip bitiri vermek. Ne acı değil mi? Herkes mükemmel bir hayat yaşayamaz. Bende bunların arasında olacağım galiba. Ortalama gelirle, ortalama bir bayan, ortalama standartlarla, ortalama bir yaşam. Mutluluk tablosunun altında sürekli acı ve hüzün...


AYNIYIM İNADINA


 
Korkma, sen istemezsen bir daha çıkmam karşına

Kader der boyun bükerim, dert açmam başına
Kalbime taş basıp uzaklara gider, kalırım tek başıma
Unutmak isterim güzel gözlerini, sarılırım yorganıma
Korkma, beni nasıl tanıyorsan öyleyim inadına
Kendini benim yerime koy ve konuş allah aşkına…



İLK YAZIM YAĞMUR İÇİN...

Bugün olağanüstüydü. Uzun zamandır bu kadar güzel bir yürüyüş yapmamıştım yağmurla birlikte. Uzun yürüyüşüm sırasında sadece onun anlattıklarını dinledim. Bana konuşmak için fırsat kalmadı. O kadar doluydu ki… Hepsini dinleyemesem de payıma düşeni fazlasıyla almıştım sırılsıklamdım. Yol kenarında ki parkın içerisinde olan sıradan bir belediye piknik masası gözüme çok güzel göründü o sırada. Duyduklarım karşısında biraz üzülmüş, yorulmuş ve kafam karışmıştı. İlişi verdim hemen. Ağaçların ortasında yağmurla yoğrulmuş toprak kokusunu doyasıya içime çekiyordum. Bu duygu tek kelime ile MUHTEŞEM… Yağmur böyle güzel ve masum ağlarken. İçimi bir dert kapladı benimde ve onunla birlikte ağladım. Aklıma geldi sonra… Anlattıklarını ve sitemlerini düşündüm. Acaba her tanesi sevgililerin bir birleri için döktükleri gözyaşlarımıydı? Neden böyle düşündüğüme düşünüyorsunuz hemen açıklayayım. Hani hep anlatırlar her yağmur tanesini ve kar tanesini farklı melekler yeryüzüne indirirmiş. Eğer bizim bildiğimiz su ise yağmur. Onca melek neden? Anlattıklarımı fizikle çürütmek isteyecekler olacaktır onlara da söyleyeceğim bir şey var. Aklınız kalbinizin önüne geçmesin çünkü sevgisiz dünya yaşamaya değmez…


ŞAŞIRDIM KALDIM İŞTE

Şaşırdım kaldım işte! .....

Sözde senden kaçıyorum dolu dizgin atlarla
Bazen sessiz sedasız ipekten kanatlarla
Ama sen hep bin yıllık bilenmiş inatlarlarla
Karşıma çıkıyorsun en soğuk mimiklerle
Adını yazıyorum bulduğum fırsatlarda
Yüreğimin başına noktalarla, hatlarla
Başbaşa kalıyorum sonunda hayallerle
Sözde sana koşuyorum dolu dizgin atlarla
Ne olur bir gün beni kapında olsun dinle
Öldür bendeki beni sonra dirilt kendinle
Çarpsan kara sevdayı en azından yüzbinle
Nasıl bağlandığımı anlarsın kemendinle
Kaç defa çıkıp geldim buralara inatla
Ama her dafasında dönemedim seninle
Hangi düğüm çözülür nazla, sitemle, kinle
Ne olur bir gün beni kapında olsun dinle
Şaşırdım kaldım işte bilmemki nemsin
Bazan kızkardeşimsin bazan öpöz annemsin
Sultanımsın susunca; eksilmeyen çilemsin
Orada ufuk çizgim, burada yanım yöremsin
Beni ruh gibi saran sonsuzluk dairemsin
Çaresizim çaremsin,
Şaşırdım kaldım işte bilmemki nemsim


YAVUZ BÜLENT BAKİLER

PAYLAŞABİLDİKLERİMİZ

Kulaklarımda martı ve dalga sesleri
Sanki deniz kenarındayım
Kollarımı açmış bekliyorum
Rüzgârın tenimde gezinmesini
Bir sevgilinin sıcaklığını bekler gibi
Gelen gözyaşlarıma ağlayan yağmur oluyor
Acaba aynı yağmurun altında mı ıslanıyoruz?
Ağlamasan da yanaklarından süzülüyorlar mıdır?
Benim için yanaklarına bir buse konduruyorlar mıdır?
Belki Sığındığın dört duvar arasında bizi dinliyorsun?
Rüzgarı ve yağmuru paylaşamasakta
Yine de paylaşabildiğimiz gerçekler var
Tek başınalığımız ve yalnızlıklarımız…

ÇIKIŞ YOLU

Hatalarımın çıkmazında sıkışmışım
Çıkış yolunu kalbimdeki aşkla aramışım

Tek isteğim

Gözlerine bakıp orada kaybolmak
Ne gecenin karanlığında dolaşmak
Ne yıldızların kalabalığına hayran kalmak
Ne de denizle konuşmak istiyorum
Seninle değerlenen hiçbir şeyi istemiyorum
Gözlerine bakıp orada kaybolmak istiyorum.


Ama şimdi sen elimin uzanabildiği
Gözlerimin göremediği bir yerdesin
Kalbimdeki aşkla arıyorum seni
Ses ver yoksa beni duymuyor musun?
Gözyaşlarımı da mı görmüyorsun?
Beni benle yalnız mı bırakıyorsun?
Gel tut elimden çıkar beni
Aydınlık dünyada sensiz karanlığımdan…

SENİ DÜŞÜNÜNCE


Seni düşününce sol yanım ağrıyor
Her nefes alışımda bir başka acıtıyor


Seni düşünmediğim anlarda yürüyorum
Sağ tarafım ağır basıyor sendeliyorum

Bir çatının altında duramıyorum
Üçer saatlik vardiyalarla git… gel…

Nerdesin ne hallerdesin bilemiyorum
Seni düşünmeden edemiyorum

Dostlarla buluşup seni anlatıyorum
Erkeler ağlar mı? diye hayıflanıyorum


Ama ağlayacağım
Bir gün, bir gün benim olursun diye
Ölene kadar bekleyeceğim…



ZAMANIN ACELESİ VAR

Zamanın acelesi var insanlar için
Ağlamaklı birinin imdadında mı?
Yoksa sevincini yaşayanların uzağında mı?
Neyin peşinde olduğunu kim bilebilir

Zaman benim yanımda değil sadece
Ne imdadımda nede uzağımda
Tam ortasındayım yalnızlığın
Bir gece daha uzun geçiyor ve ağlamaklıyım





PİŞMANIM

Şimdiye kadar tüm şairler
Sevdiklerinden ilham aldılar
Hayallerindeki kendilerinden
Belki de korktuklarından
Hayal kırıklılıklarından beslendiler
Ya da yaşamaya değer ne varsa hepsinden

Bende yazmaya başladım şimdi
Ürkek ve toy bir kalemim bende
Sevdiklerimden ilham almaya başladım
Belki de yitirmekten korktuklarımdan
Dilimin ucuna gelip cesurca haykıramadıklarımdan
Daha tatmadığım aşkın hasretinden belki

Kim ne der diye utanmadan çekinmeden
Sonsuz beyazın içinde bana dair çizikler bıraktım
Yaşadıklarımı yaşayanlarla paylaşmak adına

Yeni sorularla çepe çevre kuşatılıyorum şimdi
“Seviyorsun” diyorlar “âşıksın belli”
Ama evet demekten korkuyorum
Ya kalbini kırarsam, ya beni terk ederse
Ya erkenden ölürse, bu benim sonum olur…
Bu yüzden hiç kimseye aşığım diyemedim
Dudaklarımdan iki kelime hiç dökülmedi, dökülemedi
Ne varsa aşk adına her şeyi kalbime gömdüm
Şimdi halime bakıyorum
İçi boş, yalnız ve hayalet gibi bir adamım.
İnan ölesiye pişmanım…


KAÇIŞ


Karanlığın içinde sadece ben ve yitik düşüncelerim.
Kendi varlığımdan bile şüphe ediyorum bu yerde
Ne ılık rüzgârın yaprakları okşaması var
Nede sıcak ağustos akşamlarının vazgeçilmez sesi
İnan ateş böcekleri dahi ortalıkta yok

Kafamı kaldırıp uzaklara bakıyorum
Alabildiğine uzun ve ince patikanın sonunda
Ümidim kadar parlak bir ışık görüyom

Bir çözüm ararcasına arşınlıyorum


Ama yürüyor yürüyor ulaşamıyorum
Yoruluyor dizlerimin üzerine düşüyorum
Biraz soluklanıyor ve ayağa kalkıyorum


Az sonra müthiş bir acı hissediyorum
Acının geldiği yere dokunuyor
Etrafında bir tür ip hissediyorum
Her atışında biraz daha sıkılaşan,
Sıkılaştıkça dayanılmaz bir hal yaşatan ipler


Geldikleri yere dönüyor bakıyorum
Dizlerimin bağı çözülüyor kala kalıyorum
Onlar olmadan durduğum yeri aşındırıyorum
Ne bir adım ileri nede bir adım geri gidebiliyorum


Utanıyor, üzülüyor ve ağlıyorum
Geçmişimi bırakıp nereye gidiyorum
Bomboş bir yolda korkarak ve telaşla…

 


Küçük BEN

Fotoğrafım
BIR BEN VARKI BENIM ICIMDE BENDEN ÖTE BENDEN ZIYADE...

Bana KATLANANLAR